Aphrodisias, Türkiye'nin Aşk Şehri UNESCO Dünya Mirası Listesine Girdi

Bu Bölgenin Tarihi

Antik Yunan Helenistik dönemine ait küçük bir kasaba, Türkiye’nin Orta Anadolu bölgesinde bulunan Caria'nın batı tarihi bölgesinde yer almaktadır. Ege Denizi kıyısından neredeyse yüz kilometre uzaklıkta, İzmir ilinin 230 kilometre güneydoğusunda, günümüz Geyre köyüne yakın bir konumda yer almaktadır.

Yunan aşk tanrıçası (Afrodit) adına bir Kült İmaj figürüne sahip olduğu için adını aldı. Antik Akdeniz dünyasının Bizans ansiklopedisi olan 'Suda'ya göre, bu şehir ismini yaklaşık MÖ 3. yüzyılda almadan önce Polis, Leleges ve Ninoe adlarında üç önceki isimleri vardı.

Sonra MS 7. yüzyılın başlarına yakın bir zamanda, Hristiyanlık döneminde "Haç'ın Şehri" anlamına gelen Stauropolis olarak adlandırıldı.

Bölgenin en verimli topraklarından birinde bulunan Afrodisias şehri, geçtiği her medeniyetle bu topraklara mirasını aktararak, önceki çağların çoğu için tüccarların birincil hedefi haline geldi ve bu mirastan her türlü şekilde faydalandılar. Yunanlılar, Bizanslılar ve Hristiyanlar tüm güçleriyle yatırım yaptıkları için yüzyıllardır kültürel bir şehir oldu.

Tarihin hala bu topraklarda tanık olunabilmesi ve önemli bir tarihî alan ilan edilerek dünya mirası olması gelecekte her zaman özenle korunacağı anlamına gelir.

Şehrin en parlak dönemi MÖ 2. yüzyıldan 6. yüzyıla kadardı. O dönemlerde karşı taraftan dikkatleri çeken mermer sütunlar, şairlerin bu şehre tutkularını dökmelerini sağladı ve günümüze kadar sevginin bir örneği olarak kaldı.

Bir mermer taş ocağına yakın inşa edilmiş olması, aşk şehrinin ana malzemesinin güneşin yansımasını getirerek mermer bazlı olmasına şaşmamak gerekir. Romalıların aşk tanrıçası olan 'Venus' için Afrodit adı verilmiştir, bu da bu şehrin ne kadar ünlü olduğunu ve en sevdikleri sembolik tanrıçalarla ne kadar özdeşleştiğini gösteriyor.

Şehirde Görülecek Yerler

Şehrin ortasında yer alan Afrodit Tapınağı. Ne yazık ki, zamanın etkisi nedeniyle görülmesi için çok az şey kalmış. Ancak yine de 'bir kez görülmesi gereken bir yer' ve bu yerin önemini unutmamak gerek.

Kayıtlara göre tapınak bir zamanlar bir kiliseye dönüştürülmüştür, aniden değil, ancak diğer Yunan şehirleri ve Romalılar gibi, Hristiyanlık geldiğinde ve tabi ki gladyatörler ve ana spor etkinlikleri için tiyatroda bir yapıldığını unutmayalım, ve şehirden kalma bazı eserlerin hala mükemmel durumda olduğu müze de ziyaret edilebilir.

Ayrıca şehrin güç merkezi olarak konseyin evi olan Roma Bouleuterionu da vardır, zengin ailelerin Afrodisias meselelerini tartışmak için bir araya geldiği yerdir.